HİTABET METİNLERİ A Grubu

HİTABET METİNLERİ B Grubu

HİTABET METİNLERİ C Grubu

  • C1
    “Ebû Hanîfe ve Tilmîzuhu Ebû Yûsuf”: Ebû Hanîfe

          Asıl adı Numan bin Sabit olan İmam-ı Azam Ebû Hanife Hazretleri (ra), hicretin 80. yılında (Milâdî 699’da) Kûfe’de zengin ve muttakî bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Küçük yaştan itibaren kendisini ulema arasında bulan Ebû Hanife (ra), Enes bin Malik (ra) gibi birkaç sahabe ile görüşme imkânı buldu ve hadis rivayet etti. Gençliğinde ilimle beraber bir süre ticaretle de uğraştı; ancak daha sonra kendisini tamamen Fıkıh ilmine verdi. İmam-ı Azam’ın (ra) ders halkası eşsiz bir fıkıh akademisi gibi çalıştı. Irak, Horasan, Harezm, Türkistan, İran, Yemen ve muhtelif bölgelerden gelen talebelerle ders halkası doldu taştı. Karşılıklı soru-cevap tarzında ders işlerler; derslerinde en müşkül mes’elelere bile İslâm’ın temel kaynaklarından çözümler bulurlardı. Ders halkasında beş yüz bini aşkın mes’ele üzerinde çözümler üretildiği rivayet edilir. Talebeleri arasından pek çok İslâm Hukukçusu yetişti. Bunların en meşhurlarından İmam-ı Ebû Yusuf, İmam-ı Muhammed ve İmam-ı Züfer, İslâm Fıkhının tedvin ve tasnifi için büyük gayret sarf ettiler ve Hanefî Mezhebinin olgunlaşmasında eşsiz hizmetlerde bulundular. Yarışma metni olarak seçilen bu metinde Ebû Hanîfe ve Öğrencisi Ebû Yûsuf arasında geçen bir anekdot yer almaktadır.

  • C2
    “Fî Hâzihi'd-Dunyâ Men Huve Ecved Minke”: Ma‘an b. Zâide eş-Şeybânî

          Ma’an b. Zâide eş-Şeybânî (öl. 768): Yezîd b. Ömer b. Hebîra döneminde yaşamış Prenslerden birisidir. Cömertliği ve cesaretiyle ün salmıştır. Ebû Cafer el-Mansûr kendisini Yemen’e vali olarak atamıştır. Abbâsiler yönetimi ele geçirdikten bir süre sonra görevinden azledilmiştir.

  • C3
    “Kâdî İyâz”

          Kadı İyaz (1083-1149): Künyesi Ebülfazl İyaz bin Musa bin İyaz el-Yahsubî'dir. İyaz, 1083 yılı sonlarında Sebte'de doğdu. Eğitimini muhtelif hocalardan ders almak suretiyle tamamladı. Özellikle hadis konusunda eğitim görmek maksadıyla önce Endülüs'e, ardından Mürsiye ve Kurtuba'ya gitti. Çok sayıda alimden ders aldığı gibi mektuplaşmak suretiyle de bir çok alimin ilminden istifade etti. Bu yolculuk ve eğitimin akabinde Sebte'ye geri döndü. Bir süre sonra on altı yıl gibi uzun bir süre görev yapacağı Sebte Kadılığına atandı.

          Kadı İyaz, üstlenmiş bulunduğu Kadılık vazifesinin yanında çok sayıda talebe yetiştirdi. Görevinde bulunduğu süre zarfında tavizsiz tutumuyla tanındığı gibi, talebelerine karşı ise son derece mütevazı davranmakla şöhret buldu. Bid'a ve hurafelere karşı olup sağlam bir itikat sergiledi. Zekası ve etkileyici hitabının yanında hazırcevaplılığıyla da ön plana çıktı.

          Maliki mezhebine mensup olan ve Mağrib olarak adlandırılan Kuzeybatı Afrika ülkelerinde büyük bir üne kavuşan İyaz, bir çok Kur'an ilminde önemli çalışmalarda bulundu ve eserler kaleme aldı. Hadis, fıkıh, kelam, ensab, Arap dili ve edebiyatı gibi muhtelif ilim dallarında zamanının imamı olarak anıldı. Şairlik özelliği de olup Kur'an-ı Kerim surelerinin ve Peygamber Efendimizin (asm) methini konu alan kasideler yazdı. Birçok şiiri olmasına rağmen, bir araya toplamadığından sadece bir kısmı sonraki döneme ulaştı.

          Özellikle Sahih-i Buhari'nin Kuzeybatı Afrika ülkelerinde öğrenilip yayılmasında büyük emeği geçti. Vefatından sonra yerini dolduracak kimsenin olmadığından yakınıldı. Bizzat hocası, yerini dolduracak birini bırakmadığından söz etti.

  • C4
    “Nasîhatu'n-Nekkâş li'l-Câhiz”: el-Câhiz

          Basralı nesir yazarı, düşünür, sosyolog, zooloji ve biyoloji alimidir. Tam adı Ebu Osman Amr b. Bahr b. Mahbub el-Cahız el-Kinani'dir. 767-777 yılları arasında Basra'da doğduğu tahmin edilmektedir. Arap-zenci melezi olduğu tahmin edilen Ebu Osman’a “Cahız” lakabı patlak gözlü olmasından dolayı verilmiştir. Hiç evlenmemiştir. Fakir bir çevrenin çocuğu olan Cahız, geçimini Basra mahallerinde balık ve ekmek satarak sağlıyordu, haliyle her tabakadan, her kültürden insanla karşılaşıyordu. Toplumu gözlemleyen Cahız, hakikatı olduğu gibi tasvir etmiş, yapmacıklık ve nifak bulunan eylemlerden uzak durmuştur. Alim-cahil, zengin-fakir, mümin-zındık, efendi-köle her türlü sosyal tabakadan bahsetmiş ve gözlemlerini yazılarına gerçekçi bir üslupla yansıtmıştır.

          90 küsur sene yaşadığı tahmin edilen Cahız, bu uzun hayat yolculuğunu daha çok edebi makaleler yazarak geçirmiş, sadece üç kitap telif etmiştir, bunlar el-Hayavan, el-Beyânvel-Tebyîn ve el-Buhalâ’dır. Yazdığı makale sayısı tam belli değildir, üç yüzden fazla olduğu tahmin edilir ama ne yazık ki makalelerinin bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. 868 (hicri 255) yılında -bazı rivayetlere göre üzerine düşen kitapların altında dünya hayatına veda etmiştir.

          Buhala’ kitabında, dönemin yerel lehçesine ait bazı ifadeleri kullandığını görmek mümkündür. Bunu, kitaba daha fazla gerçekçilik katmak için yapmıştır. Buhala’, bahîl kelimesinin çoğulu olup cimri anlamına gelir. Kitabına bu ismi vermesinin sebebi cimri insanları yermesindendir. Kitab el-Buhala, cimri ve açgözlü üzerine nesir stilinde yazılmış bir eserdir. Mizahi ve hicivsel bir üsluba sahip eser aynı zamanda insan psikolojisi incelemesidir

  • C5
    “Vedâi‘u Benî Umeyye”: Halife el-Mansûr

          El-Mansur Hicaz göçü sonrası Abbasi ailesinin evinde 714 tarihinde dünyaya geldi. 754'den 775'e kadar yönetimde kaldı. 762'de başkenti Bağdat'a taşıdı.

          Mansur daha sonra kan dökücü (Seffah) lakabıyla tanınan kardeşi Ebul Abbas'ın ölümünden sonra yönetimde sıkıntılar yaşadı. 755'de Ebu Müslim Horasani öldürüldüğünde tahtta Mansur oturuyordu. 

          Döneminde, İslam Edebiyatı çok gelişmiştir. Abbasiler İran halkı üzerinde Emeviler kadar baskıcı olmamıştır. Her ne kadar Emevi Halifesi Hişam bin Abdülmelik Fars pratiklerini benimsemiş olsa da, Mansur döneminden önce Fars edebiyatına İslam dünyasında gerçek anlamıyla değer verilmemişti.

          El-Mansur 7 Ekim 775 yılında Mekke yolunda hacca giderken vefat etti.

2013 Uluslararası Arapça Yarışmaları,Tüm hakları saklıdır. - digibee